Bahar gelince sadece doğa uyanmaz, bizim de içimiz kıpır kıpır olur. Fakat alerjik bünyeye sahip kişiler için aynı durum geçerli olmayabilir. Hele ki bu bir bebekse... Peki, ne yapmalıyız? Çocuk Sağlığı, Hastalıkları ve
Alerjisi Uzmanı Prof. Dr. Gülbin Bingöl’e danıştık.
Ağaçlar çiçek açmaya başladığında kafamın içinde Orhan Gencebay’ın; “Mevsim bahar olunca, aşk gönüle dolunca /Sevenler kavuşunca, yaşamak ne güzel...” şarkısı dolanır durur. Gel gör ki vücudum bu şarkıya ayak uyduramaz. Alerjilerim ayyuka çıkar; ağrılı, kaşıntılı günler başlar. Şimdi bir oğlum var ve en büyük korkum; “Acaba o da bahar aylarını benim gibi mi geçirecek?” kaygısı olur ve biliyorum ki benim gibi birçok anne aynı şeyi düşünüyordur. Bu yüzden Acıbadem Maslak Hastanesi Çocuk Hastalıkları ve Alerjisi Uzmanı Prof. Dr. Gülbin Bingöl’le alerjik bebekler üzerine sohbet ettik.
PİKNİK İÇİN YAZI BEKLEYİN
Öncelikle ilkbahar, özellikle polenlere bağlı alerjik hastalıkların alevlendiği bir mevsimdir. Eğer polen alerjisi olan çocuk ya da çocuklarımız varsa; polenlerin yoğun olduğu saatlerde dışarı çıkmayacağız, polenlere doğrudan maruz kalabileceğimiz piknik gibi açık hava aktivitelerinden bu mevsimde biraz uzak duracağız. Ayrıca evimizde ve arabamızda polen filtrelerini kullanabiliriz.
ALERJİ KâBUSUNUZ OLMASIN
Tabii en çok merak ettiğim; “Alerjik bir bünyeye sahip olmak tamamen genetik mi?”, “Hayır, değil” cevabını duymayı çok isterdim. Maalesef ki Prof. Dr. Gülbin Bingöl; “Anne-babadan birinde alerji varsa çocukta görülme olasılığı yüzde 30 ila 50 iken her iki ebeveynde de alerjik bünye varsa çocukta görülme olasılığı yüzde 70’e kadar çıkabiliyor” diyor. Bingöl, genler kadar çevrenin de önemli olduğunun altını çiziyor. Yani ona, uygun çevre koşullarını sağlayabilirsek bu alerji illetini kâbus olmaktan çıkarabiliriz. ‘Neler yapmalıyızdan ziyade neler yapmamalıyız’ı dinleyelim doktorumuzdan;
“Çocuğun dünyaya geldiği günden itibaren yoğun olarak alerjenlere (ev tozları, küfler vs) maruz kalması, annenin gebelik döneminde sigara içmesi, çocuğun evinde, özellikle de yaşamın ilk yıllarında sigara içilmesi ve hava kirliliği alerjik hastalıkların gelişmesinde etkili olabilir. Uygun olmayan ev koşulları, iyi havalanmayan ve güneş görmeyen, karanlık ve rutubetli ortamlar alerjik hastalıkların gelişmesinde rol oynayabiliyor. Bunların dışında viral alt solunum yolu enfeksiyonları alerjik çocuklarda daha ağır seyredebiliyor ve alerjik iltihabın gelişmesinde önemli rol oynuyor. Bu nedenle alerjik çocukların viral enfeksiyonlardan korunması önemli. Ayrıca gereksiz antibiyotik kullanılmasının önlenmesi de alerji gelişimi açısından büyük önem taşıyor. Gereksiz antibiyotik kullanımı bağırsaklardaki yararlı mikroplara zarar
veriyor. Bu dengesizlik de alerjik hastalıkların ve astımın gelişiminde rol oynayabiliyor.”
SİGARADAN UZAK DURUN
Bingöl; sigaranın alerjik hastalıkların kalıcı olmasındaki en önemli etkenlerden biri olduğunun ve sigara kullanımının alerjik hastalıkların gelişiminde önemli olan IgE (vücut alerjik bir maddeye temas ettiğinde, salgılanan antikor) yapımını artırarak alerjik hastalıklara sebebiyet verdiğinin altını çiziyor ve ekliyor. “Pasif sigara içimi özellikle çocuklarda astım görülme sıklığını artırıyor. Aynı zamanda üst ve alt solunum yolu enfeksiyonlarının daha sık görülmesine neden oluyor. Astımlı çocukların astımının daha ağır seyretmesine, akciğer fonksiyon testlerinin bozulmasına ve astım alevlenmeleriyle acil servise başvuru sıklığının artmasına sebep oluyor. Gebelikte de kesinlikle sigara kullanılmaması gerekiyor!”
ANNE DE DİKKAT ETMELİ
Eğer bebeğimizde herhangi bir besine karşı duyarlılık fark ettiysek; alerjik olan besinlerden ve bu besini içeren ürünlerden kaçınmalıyız. Hazır ürünlerde de içerik etiketlerini mutlaka okumalıyız. İnek sütü alerjisi olan bebekler için inek sütü proteini içermeyen özel mamalar bulunuyor. Eğer emziriyorsak beslenmemize dikkat etmeli, alerjik olan besinlerden ve bu besinleri içeren ürünlerden kaçınmalıyız.
ZAMANLA DÜZELEBİLİR
Gerekli önlemleri aldık. Peki, alerji zamanla geçer mi? Neden olmasın? Besin alerjileri yaşla beraber düzelebilen alerjik hastalıklardır. Ülkemizde alerji ile ilgili yapılan klinik çalışmalarında, ilk bir yılın sonunda bazı alerjilerin tamamen geçebildiği, hatta alerji vakalarının yüzde 70-80’inin en geç 5 yaş civarında düzelebildiği görülmüştür. Bununla beraber, kabuklu kuruyemiş ve deniz ürünleri gibi zamanla düzelmesi imkânsıza yakın bazı besin alerjileri de bulunmaktadır.
EK GIDAYA GEÇİŞ
Anneler için ek gıdaya geçiş önemli bir dönüm noktası. Ek gıda için bebeklikten çocukluğa doğru atılan adımlardan ilki denilebilir. Tabii bu sürecin de bazı ufak tefek sıkıntıları var. En korkulanı da besin alerjileri. Bingöl; alerjisi saptanmış besinler dışındaki besinlerin kısıtlanmasına gerek olmadığını, anne sütünün alınması desteklenmesi gerektiğini söylüyor.